25 Kasım 2011 Cuma

Bir İstanbul masalı 2

Boşuna geldiğim İstanbul'da ne yapacağımı bilemiyordum,cebimde çok az para kalmıştı.Bu para ne otogara gitmek için taksiye ne de Bodrum için otobüs biletine yetmezdi, o gece yine pis adamın yolunu tutmaktan başka çarem yoktu ve bunu başarmak için küpesini çaldığım kızın sokağından geçmemem gerekiyordu.


Son paramla bir şişe ucuz şarap ve kahvaltılık  alarak pis adama jest yaptım ve o geceyi de barakada pireler ve kokmuş battaniyelerle geçirdim,içen pis adam hemen sızdı ben deliksiz uyudum.Sabah kalktığımda beş parasızdım.Bir gün önceden en kötü ihtimal otogara otobüsle giderim diye bir adet otobüs bileti aldığım için kendime minnettardım,gerçi ne otobüs duraklarını ne otobüs güzergahlarını bilmiyordum ama olsun.

Bir saati aşkın yürüyüşten sonra kendimi Tarlabaşı denilen bir caddede otobüs durağında buldum,durakta o kadar bir bok bilmediğimi belli ettim ki,sonunda temiz giyimli genç bir çocuk benimle havadan sudan sohbete başladı ve beni otogara götüreceğini söyledi.Kendisi de öğleden sonra oraya gidecekmiş ama önce işyerine gidip eşyalarını alması gerekiyormuş falan.Mecbur takıldım peşine,başka çarem var mıydı.

Otobüs biletimi o atarak cebimde hala bir biletimin durmasını sağlayınca çok mutlu oldum Serdar'ın,evet adı Serdar'dı, elektrikle ilgili bir mesleği vardı ve bir inşaatın şantiyesinde arkadaşlarıyla birlikte kalıyordu.Bu bahsettiği şantiye az sonra ineceğimiz şantiyeydi, büyük, beton künklerin içine  sokulmuş sünger yatağın üzerinde beni becereceği şantiyeydi hatta kendisi yıkanmaya gidince dört-beş arkadaşının daha gelip beni becermek isteyip, ben karşı çıkınca,siklerini çıkarıp bacaklarımı okşayarak mastürbasyon yaptıkları şantiyeydi.

Duştan çıkan Serdar gerçekten benimle birlikte Topkapı otobüsüne bindi,biltimi bu kez kendim attım ve otogara gitmeye başladık, başladım desem daha uygun olur,çünkü beş dakika sonra Serdar'ın bir durakta indiğini farkettim.Gerizekalı çocuk bu benim daha çok işime geldi,senin peşime takılmandan zaten tedirgin olurdum, ama bugünün şanslısı kesinlikle oydu,bir otobüs biletine 16 yaşında kız becermiş, arkadaşlarına da kıyak yapmıştı.Piç Serdar.

Ama öyle ama böyle otogara sonunda gelebilmiştim aklımdan geçiriyordum,İstanbul'da Tarlabaşı'ndan Topkapı'ya gelmek için (o da özel arabayla değil,otobüsle) bir kişiyle sevişmiş,dört kişiye 31 malzemesi olmuştum,buradan Bodrum'a gitmek için kimbilir ne yapmam gerekecekti.

xxxxx seyahat şirketinin acentasında bekleme koltuğuna kapağı atıp oturdum,büyük firmalara yanaşamazdım en iyisi küçük firmalardı.Şimdiki aklım olsa acenta yerine direk şoföre gider 'abi benim param çalındı,beni Bodrum'a götürür müsün, oradaki acentanıza parasını bırakırım'derdim.Ama o yaştaki aklımla ancak 4 saat boyunca bank üzerine oturmayı akıl etmiştim.Bir sürü yolcu gidip gelmişti ama ben yerimden kıpırdamamıştım ve gidip bilet satan kişilerle konuşmaya asla cesaretim yoktu,akşam da olmak üzereydi.

Ben 15 yaş kadar büyük 30 lu yaşların tüm yakışıklığını taşıyan ancak günümüzdeki modern tipler gibi değil de daha çok Kadir İnanır havasında olan Ümit o sırada sağı solu fırçalayarak içeri girdi, sonradan o acentanın sahibinin kardeşi olduğunu öğrendiğim bu adam gözünü hemen bana çeviriverince benim gözlerimde umut ışığı yanmıştı bile.

Nasıl olduğunu anlamadan Ümit'i yanımda buldum ,havadan,sudan,yolculuktan bahsederken ona Bodrum'da yaşadığımı,ailemin yurt dışında oldugunu buraya bir arkadaşımı işine dönmesi için ikna etmeye geldiğimi,ama beceremediğimi uydurdum, saatlerdir burada beklediğimi söylemedim,yaşımı da 18 dedim.Biletimi alma numarasını ya tutmazsa diye korkarak yaptığımda Ümit'in bu akşam İstanbul'da vakit geçirelim ısrarıyla karşılaştım.Kör ister bir göz Allah verdi 2 göz misali,ben yalanlarıma devam ettim,arkadaşım aniden sevgilisiyle tartışıp ,atlayıp gelmiş ben de yanıma bavul bile almadan koşa koşa otobüse yetişip gelmiştim.

Gittiği her yerde hürmet gören Ümit'e duyulan saygıyı görükçe ona hayran oluyordum,arabasıyla beni önce bir arkadaşının mağazasına götürüp giysiler aldı,sonrasında güzel bir yere yemeğe götürdü.Orada dönüp bana bakan bir adamı dövdükten sonra birlikte Kumburgaz'a gittik.Kapalı olan otel arkadaşınınmış,bizim için otel açıldı,kaloriferleri yakıldı,yemekler pişirildi ve ben iki katı yaşımda olan bu adamın yanında son zamanlarda ilk kez güvendeydim.Sabaha kadar birlikte olduk Ümit'le,hiç doymuyordu ben henüz zevk almayı bilmediğim için pek bir şey anlamıyordum ama Ümit'in yanında mutluydum,zaman hiç geçmesin istiyordum.

İki gün geçirdik Kumburgaz'da, sonrasında otobüs biletim de alındı,cebime harçlığım da koyuldu hatta bir kaç parça daha kıyafet te hediye edildi.Bodrum yoluna çıkarken ne zaman gelirsem gidebileceğim bir insanım vardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder