28 Kasım 2011 Pazartesi

pembe külot

Pembe külotlara ilgim küçüklüğümde başladı, annem yurt dışından sürekli değişik iççamaşırları getirerek beni bu konuda takıntılı biri haline getirdi.Yaşıtlarım pazardan alınma donları giyerken ben hep ipekli külotlar kullandım,tuvaletlerde birbirimize kukumuzu gösterirken bile kızlar benim kukumdan değil donlarımdan bahsederlerdi.

Yollarda..


Bodrum'da tanıştığım Azeri bir kız vardı adı :Nazlıcan , bu onun gerçek adı mıydı, kendi mi uydurmuştu bilemiyorum ama arada sırada gelir bir aya yakın süre kalırdı.Onun nerede kaldığını, eşyalarını nerede tuttuğunu bilmezdim ama geldiği gibi bir şekilde karşılaşır, günlerce birlikte takılırdık

25 Kasım 2011 Cuma

Tekrar Bodrum


Otobüs şoföründen elbette hürmet görecektim, muavinle şoför her mola yerinde beni masalarında ağırladılar, böylece hem itibarım oldu, hem yemek için para harcamamış oldum.Ümit'in tembihi üzerine benimle çok alakadar oldular ve sonunda tekrar Bodrum'daydım.

Bir İstanbul masalı 2

Boşuna geldiğim İstanbul'da ne yapacağımı bilemiyordum,cebimde çok az para kalmıştı.Bu para ne otogara gitmek için taksiye ne de Bodrum için otobüs biletine yetmezdi, o gece yine pis adamın yolunu tutmaktan başka çarem yoktu ve bunu başarmak için küpesini çaldığım kızın sokağından geçmemem gerekiyordu.

Bir İstanbul masalı 1

İzmir'den Bodrum'a kaçtığımda henüz 16 yaşındaydım,kızlığımı ve haysiyetimi  kuyumcuların yataklarında bıraktıktan sonra birinin aracılığı ile bir hafta süreyle bir tur şirketinde çalıştım,

21 Kasım 2011 Pazartesi

kanım yerde kaldı

Ben yine İzmir'den daha eskilere,Bodrum'a gideyim, hani ilk yazılarımda anlatmıştım ya o dönemlere.İlk görüşte aşık olduğum,uğruna alıp Bodrum'a geri gittiğim,kızlığımı ondan bilgi alma amaçlı yakınlaştığım patronuna verdiğimi yazmıştım.Ne kadar manyak olduğumu anladığımı sanırım söylememe gerek yoktur.

19 Kasım 2011 Cumartesi

hayallerim

İlk kez ne zaman mastürbasyon yaptım hatırlamıyorum ama seviyorum mastürbasyon yapmayı

her zaman hayal kırıklığı

Uzun uzun cümleler kurup, kısa kısa aşklar,büyük büyük hayal kırıklıkları ile karşılaştığımı çok iyi bilen Eren adlı kız arkadaşım bana sürekli akıl veriyordu.

15 Kasım 2011 Salı

herkes çok garip

Burada yazdıklarım yaklaşık 10 ile 15 yıl öncesini anlatıyor son zamanlarda hayatımda çok heyecanlı şeyler olmuyor,yani demek istediğim o zamanki gibi absürd şeyler yaşamıyorum en azından ,yoksa elbette şimdiki dönemden de parçalar aktaracağım, ama sanırım daha genç,daha çılgın daha aklım havada günlerim gibi değil artık.

Bu aralar hayatımda heyecan getirici şeyler yaşanmıyor dediğimde belki beni tekdüze bir hayat yaşıyorum zannedebilirsiniz, elbette değil ama en azından bundan yıllar önceki günlerdeki gibi bir süre flört ettiğim ama evime hiç gelmemiş, biz şekilde arkadaşlarımdan ev adresimi alıp aniden sürpriz yaparak evime gelen ve beni leş gibi ve dağınık evde hazırlıksız makyajsız,pijamayla,çekirdek çitlerken bulunca şoka giren ve bir daha beni aramayan sevgilim yok.

En azından aylarca çıktıktan sonra ilk kez yatağa girdiğimde o pahalı takım elbiselerinden,süper marka güneş gözlüklerinden,son model arabasından sonra iç çamaşırlarının yırtık,pırtık olduğunu görünce,şüphelenip araştırdığım adamın aslında havaalanında vip bilmemne müdürü değil de birinin şoförü olduğunu öğrenmiyorum.

En azından sevişirken cinsel organı çok dar olsun diye vajinasına şap sokan kız arkadaşlarım yok.(not şap cinsel ilişkiden 2-3 saat önce nohut kadar falan sokuluyormuş, ancak sevişilmeyecek kadar kuru ve dar hale getiriyormuş, tabi şu an bunun için özel kremler var o ayrı )

En azından arabası bozulduğu misafir ettiğim, iş arkadaşım, takım elbiseli,ciddi adam evime gelir gelmez,üzerime çullanıp 2 saniyede takım elbisesiyle üzerime boşalmadı ve sonradan külotunu çöpe atıp,sabah işe donsuz gitmiyor.

En azından evlenmek üzere olan kişinin babasının aslında milletvekili şoförü değil de fabrika işçisi olduğunu son anda öğrenmiyorum.

En azından sevgilim ben tatildeyken evimi soymuyor.(evet hiç bir şeye dokunmamış ancak yıllardır sahip olduğum pahalı parfüm koleksiyonumu çalmıştı, onun apartmana girdiğini söyleyen komşularım oldu)

En azından İzmir'in göbeğinde en yakın kız arkadaşımın gündüz vakti çay bahçesinde,sandalyede otururken, sevgilisi elini eteğinin altına sokup , parmağı ile kızlığını bozmuyor.

En azından önce kuzenimi sonra beni asansörde kıstırıp memelerimizi elleyip,dilini ağzımızın içine sokan bir komşu oğlumuz yok.

En azından ben arabada  ön koltuktayken, arka koltukta para karşılığı  seviştiği adama kocacım diyen genç kız arkadaşımla artık görüşmüyorum.

En azından Bodrum'da sürekli ben ve bir arkadaşımla takılan , ne zaman birileriyle çıksak kıskanan ve onların bir arkadaşı da benimle olsun diye tafra yapan,bundan aylar sonra da piknikte açıp penisini göstererek, birlikte yaşayalım ben heteroseksüel olmaya hazırım diyen gay arkadaşım artık yok.

En azından yatacak kız buldukça evime getiren yatağımı,küvetimi kullanan erkek dostlarım, sevgilisiyle öğle arasında koşa koşa bana gelip yatak odasına kapanan orada benim tanga külotlarımı giyip sevgilisiyle sevişen,duş alırken de pahalı saç bakım ürünlerimi kullanan  kız arkadaşlarım artık yok.

En azından telefonda sürekli seni traş ettikten sonra her yerini yalamak istiyorum..vs. tarzı konuşmaktan öteye gidemeyen, buluşma teklifime hiç yanaşmayan garip adamlar tanımıyorum.

En azından Bornova'ya ilk taşındığımda evin ufak tefek tadilat işleri için sürekli yardıma gelen ,şişko,yaşlı ve küçücük penisini bana sokmaya çalışan,işi bittikten sonra bir daha yardıma da gelmeyen ev sahibim yok.


Bir kaç macera

Yeni bir iş yeni bir çevre demekti benim için,evet ailemden gelen para artık yetmiyordu,kiram artmış ve ben evde oturup,yemek yiyerek tv izleyecek bir kadın değildim.Evet evde oturup bir şeyler izleyip oyalanmıyordum ama anlaşıldığı üzere gece gezmelerine,barlara,kalabalık yerlere de gitmiyordum.Yine evdeydim ancak salak gibi  canım sıkıldıkça dışarıya çıkıp fingirdeşmek yerine, bilgisayar vasıtasıyla tanıştığım insanları evime davet etmek gibi hıyarlıklar yapmaktaydım, haftanın 3-4 günü bu böyleydi, eve gelecek misafire de çorba,makarna veya köfte yapmak yerine hazır mezeler,içkiler,çerezler derken normal bir ailenin bir aylık mutfak masrafının üç katı benden çıkıyordu,eh gelecek insanla hoş muhabbet etmek için hoş ta görünmek lazım diye sürekli kuaföre gittiğimi varsayarsak,çalışmam şart olmuştu.

Bir tanıdık vasıtasıyla girdiğim iş yerinde halkla ilişkiler gibi çok boktan ve gereksiz bir konumda çalışmaya başladım ve elbet dikkat çekmem çok sürmedi.Bu dikkat çekmemin sebebi çok güzel olmam değildi elbet, çok güzel değildim çünkü, çok oynaşık bir tavrım da yoktu ama yine de çekiyordum işte.Benden çok daha açık giyinen, hoş kızlar kadar çekiyordum işte.

İş yerinde hemen Yaşar adlı biriyle yakınlaştık,çok yakışıklı değildi ama boylu posluydu Yaşar ve onun arkadaşı olan Fethi, bir de işyerinden başka bir kız olan Yasemin ile iş çıkışı sürekli bize gidip biraz içip yemek yiyorduk.Hep birlikte mutfağa giriyor çok eğleniyorduk,Yasemin ile Fethi birlikte uyuyordu ve sanırım seks olmasa da sevişiyorlardı.Ben ve Yaşar'ın bir kaç sefer sadece tv izleyerek süregelen vakit geçirme şeklimiz yavaş yavaş yerini öpüşmeye bıraktı ,ama asla onunla yatmayacaktım, aynı iş yerinde biriyle yatmaya başlarsam arkası gelebilirdi ve ben bundan korkuyordum.Ancak her seferinde giyinik halde yaptığımız sevişmede bir kere ciddi anlamda zevk alıp boşaldığım için Yaşarın da bunu yaşamasını istiyordum ancak bir türlü olmadı, anladığım kadarıyla benimle cinsel birleşme yapmak istiyordu ve bu olmayacaktı.Bu arada Yaşar'ın aletinin yamuk olduğunu da farkettiğimi yazmak istiyorum, hayatımda ilk defa yamuk bir penis görmüştüm, çok ilginç değil mi?

Bir ay kadar böyle gittikten sonra Yaşar ve Fethi işten ayrıldı,Yasemin eski sevgilisine döndü, ben Cüneyt ile tanıştım.Cüneyt kim mi? Cüneyt çok genç yaşta evlenme gafletinde bulunmuş, aşiretinin ve babasının yüzünden eşini bırakamayan çok insan evladı biriydi, benden hiç bir şey beklemeyen,talep dahi etmeyen, sürekli iyiliğimi düşünen bir adamdı, adam dediğine bakmayın o zamanlar benden bir veya iki yaş büyüktü sanırım 25 yaşında falandı ama dünyalar tatlısıydı.

Cüneytle hiç bir şey olamadık , beni seviyordu ben de onu, ama dostça seviyordum, elin salak heriflerine hissettiğim duyguların onda birini bile kendisine hissedemiyordum, deveye diken,insana siken yaranır lafı tam bana uygun söylenmişti.Cüneyt sürekli bir ihtiyacım var mı diye uğrar,benimle vakit geçirirdi, beni görünce eridiğini hissediyordum ama onunla sevgili olursak bir süre sonra onunla da kötü şekilde ayrılacağımızı bildiğimden sadece arkadaş ayaklarına yatıyordum.

Cüneyt ile uzun zaman dost kaldık, sonra ben oradan taşınınca birbirimizi kaybettik, daha sonra ortak bir arkadaşımıza rastladığımda benden bahsetmiş, beni ne çok sevdiğini anlatmış, böyle adamların da yaşadığını,var olduğunu bilmek ne garip

14 Kasım 2011 Pazartesi

iyi ilişkiler de oluyor

Bora'dan sonra bir süre içki ve acılı şarkılardan oluşan bir döneme girdim ama sonra Davut'la tanışarak o dönemi çok çabuk atlattım.Davut benim bir kaç yıldır tanıdığım biriydi,hem iyi dostlarımdan birinin kardeşi hem Erhan'la ortak arkadaşlarımızın tanıdıklarından biriydi,çok tatlı,efendi iyi aile çocuğuydu ve o gün bana tamamen arkadaşlık amaçlı gelmişti.

Sabaha kadar süren rakı muhabbetinden sonra ona yatağımı vererek ben çekyata talim ettim,arkadaşlarımızı rahat ettirmek görevimizdi.Sabah kahvaltı hazırlamak için yanına gittiğimde ve bir süre sonra o odadan çıktığımda artık arkadaş değil sevgiliydik.Evet Davut üzerime çullanıp beni öperken benimle çıkmak,ilişki yaşamak istediğini söylemişti ve ben buna evet deneyelim demiştim.

Hafta sonları düzenli olarak kocam gibi bana geliyor, iki günü birlikte geçiriyorduk,bazen eve alışveriş yapıyor hatta bana harçlık bile bırakıyordu.İlişkimizin üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen hala seks yapmamıştık,geldiği zaman içki içiyor,film izliyor,ortak arkadaşlarımızı falan çağırıyorduk.Herkese beni sevdiğini söylüyormuş,bunu duyuyordum.

Bir süre sonra ilk cinsel ilişkimizi yaşadık, her ne kadar cinsel organı benin daha önce karşılaştıklarımıza göre yok denecek kadar küçük olsa da bunu asla dile getirmedim ve kendi çabamla boşalmaya çalıştım.Ama yine de mutluydum,seviliyordum eh ben de çok hoşlanıyordum.

Davut öğretmendi, her genç öğretmen gibi oldukça idealistti ve bu çok hoşuma gidiyordu,yatakta kibar,konuşurken mantıklıydı.Ama onunla 6 ay kadar süren ilişkimiz nasıl bitti farkına varamadım.Önce her gün birbirimizi arayışımız gün aşırıya,her hafta sonu gidip gelmeler iki haftaya düştü,sonra telefonlar haftada bire indi,gelmeler bitti sonra telefonlar da kesilince farkına varmadan ilişki de bitti.Ama ben ani vaya aldatılmayla biten bir ilişki olmadığı için yaralanmadım,üzülmedim daha doğrusu ayrıldığımızı bile anlayamadım.Ama güzeldi,iyi vakit geçirmiştim.

Sonrasında arkadaş toplanmalarında da karşıma çıkmadı, ben de sormadım,aramadım,inşallah mutludur,iyi bir insan çünkü,yüreği çok temiz.

ben seni var ya

İki Emre'den sonra Kemeraltı'da bir arkadaşımla dolaşırken tanıştım onunla,bariz şekilde bakışlarıyla taciz ettiği yetmiyormuş gibi peşimize de takılmıştı, oldukça iyi giyimli,yakışıklı biriydi,yanındaki arkadaşı da çok yakışıklıydı ama o daha erkeksi daha havalı duruyordu sanki.

Bora ve Emir ile tanışmamız böyle oldu işte,onların bize kur yapmalarına ben sert bakışlarla müdahele ettikçe yanımdaki arkadaşım Fatoş'un onlara pas vermeleri falan derken Fatoş'tan cesaret alan ikili karşımıza dikiliverdi.Ben her ne kadar işinize gidin şeklinde cümleler kurduysam da Bora'ya içim gitmişti ve sanırım ister istemez zor ve huysuz kadını oynamaya başlamıştım.Fatoş ise utanmasa kucaklarına bayılıverecekti.Fatoş'un sözde ısrarlarına ve onların ricalarına dayanamayarak arabalarına binerek deniz kenarına kahve içmeye gittik,sonrasında ise bizim eve.

O gün çok eğlenceli iki çift olduğumuzun farkına varmıştık, Bora da Emir de çok esprili ve kültürlü çocuklardı ve öyle sırnaşık hareketleri ilk günden yapmamışlardı ve bir saat kadar oturup gittiler.

Tamam ben jet hızıyla aşık olacak birini bulmuştum,vatana millete hayırlı olsundu,Fatoş ise yakışıklı çocukla vakit geçirme peşinde koşan bir zavallıydı,benden daha mı çok zavallıydı cevap veriyorum ,hayır!

2 ay kadar sürdü bu ikili çift halindeki takılmalarımıza,Fatoş bizim evde Emir ile ayak üstü öpüşmekten ileri gitmezken, Ben Bora'nın beni sürekli düzmek istediğini düşünerek paranoya yapmıştım ve sürekli onu bununla itham ediyordum, amacım Erhan'a yaptığım gibi kendimi kullandırmamaktı ama bu kez bu ithamlarla Bora'yı bunaltıyordum.Hatta bir keresinde  bana 'bence senin aklında sevişmek var,sürekli dile getirdiğine göre' demişti de utancımdan gebermiştim.

Bazen sahilde,bazen evde dolaıp,oyunlar oynuyorduk,içki içip eve sarhoş gelip sızıyorduk.Öyle ki o kadar eğleniyorduk ki,Fatoş'un ablasıyla ve arkadaşlarıyla bile tanıştırmıştık onları,ara sıra  Fatoş'un ablasının arkadaşı olan Ebru ablanın yanına da uğruyor onu da yanımıza alıyor,eğlenmeye gidiyorduk.

Bora ile yakınlaşmamız 2 ayda anca öpüşmeye gelmişti, 2 aydan sonra da bir kere yatakta uzun uzun öpüşmüş ve ona mastürbasyon yapmıştım, gerisi gelmemişti.

Onlar yokken Fatoş'la sürekli bir araya geliyor,onlardan konuşup heyecanlanıyorduk, onların hakkında konuşmak bile çok eğlenceliydi ve ben Bora'ya aşık olduğumu tabiki belli etmiyordum.Ebru abla bu günlerden birinde benimle bir şey konuşmak istediğini söyleyince ben Fatoş hakkında konuşacak zannettim.Meğer bana Bora tarafından ona gönderilen hoşlanma mesajlarını gösterecekmiş.Hep birlikte eğlenirken, bir şekilde kadının telefonunu almış ve bir kaç gündür ona asılıyormuş,Ebru abla ona gözümün önünde çok sert mesajlar gönderdi ama ben yine donup kalmıştım.Kendisinden 6-7 yaş büyük kadına asılıyor köpek Bora.

Hiç birşeyden haberim yokmuş gibi davrandım bir süre, zaten eskisi gibi haftanın beş günü görüşemiyorduk,gelmeleri,buluşmaları azaltmıştı en son gelişinde ise birlikte seks yaptık ve işi bittikten sonra bana 'nasıl beğendin mi' şeklinde adice bir soru sormuştu.

Bir süre sonra hiç bir şekilde görüşmeme kararı aldıysam da çok üzüldüğümü itiraf etmeliyim,arada yanıma uğrayan Emir'le arkadaşlığımız hep sürdü,o bana hak verse de ne olursa olsun onlar kuzendiler.

Ve bir ilişki daha hezimetle sonuçlanmıştı,hayvan Bora,piç Bora.

Utanmaz

Erhan'dan sonra bir süre uzun ilişki yaşamamaya karar verdiysem de bir yerde kıç korkum yok değildi,ben ki yoldan geçen birine bile aşık olmuş ve acı çekmiş biriydim, ama insan kısmetinde ne varsa onu görür diyerek işe başladım.Ne kaşınıyorsun o zaman demeyin bana, birileriyle oyalanmasam bu kez aşk düşünüyor ,o zaman daha çabuk aşık oluyordum.Sırayla internet sitesinden daha önce tanıştığım ve benimle görüşmek isteyen   bir kaç adama randevu vermeye karar verdim.

Emre ilk kurbanımdı veya ben onun kurbanıydım bilemiyorum,geldiği gibi hal hatır ettikten sonra hemen öpmeye çalışınca hiç hoşuma gitmedi.2 saatlik oturmasının 115 dakikası evin çeşitli köşelerinde beni sıkıştırması ve benim de onu itmemle geçti diyebilirim.Sırnaşık şey ne muhabbet ne başka bir şey aklında beni düzmek var, hatta anladığım kadarıyla beni düzdükten sonra hemen giyinip gidebilecek bir kapasitedeydi.Tamam ben de ilişki olmayacak bir şeyler arıyordum ama en azından eğlenceli,muhabbetli,makaralı bir şeyler olmalıydı.Bu adam düpedüz donunu indirip sokup çıkarıp hemen kaçacaktı belliki.Yazık oysa ne kadar da yakışıklıydı.2 Saat sonunda bana çok yaklaşamayacağını anlayınca gitti gerizekalı,giderken küçük tüylü oyuncağımı da yürütmüş.

Yine başka bir Emre'yi davet ettim sonraki gün,25 yaşlarında takım elbiseli bir avukattı.Çok yakışıklı sayılmasa da eh işte fena değildi.Akşam geldiği için belli ki bende kalacaktı,baktım muhabbeti çok iyi değil ben bunu bir daha görmek istemiyorum bari  sabaha kadar bir kaç kez sevişelim diye düşündüm,internet sitesinden de engellerdim sonra nasılsa.

Takım elbisesini çıkarıp külotuyla çekyata uzanınca içimden gülme krizine girmemek için ona kadar saymış olsam da yaklaştım onun yanına ve öpüşmeye başladık, amacım beni üzen tüm aşkları,ilişkileri yok sayıp manyaklar gibi sevişmekti, sevdiğim adamlara açmadığım cinsel organımı bu adama iyice aralayarak göstermek,hep karanlıkta yaptığım seksi bu kez ışıkta utanmasızca yapmak ve bu adamı bir aha görmemekti.Yavaş yavaş memelerime girişmişken gerizekalının' bulaşıcı hastalığın yok değil mi' şeklindeki sorusuyla tüm ahlaksızlığım gitti,tüm keyfim kaçtı.

Hayır yok dediysem de onunla seks yapmamaya karar verdim ama üzerine sürtüne sürtüne boşalmayı da ihmal etmedim, o ise boşalamadı da oh olsun,bir de sabah giderken e'ski sevgilin,kocan ya da baban varsa beni rahatsız etmez, bir sorun çıkmaz değil mi'  diye sormaz mı.aptal Emre,piç Emre

13 Kasım 2011 Pazar

sevginin altında kaldım

Erhan'ı o gün itham etmenin, suçlamanın sıkıntısıyla boğuştum bütün gün, benim için sık sık o kadar uzun yolculuklara katlanan,benimle birlikte yaşama hayalleri kuran hatta çocuklarını doğurmamı isteyen bir adama ne kadar nankörlük etmiştim.Orospu ben,mal ben,salak ben.

O akşam internet kafede aldım soluğu iki gün sonra İstanbul'a dönecekti Erhan ve kalan 2 gününü zehir ettiğim için bir kez daha özür dileyip onu yanıma çağıracaktım, gideceği güne kadar yataktan hiç çıkmayacak,yemeği bile yatakta yiyecektik.

Her zaman bulunduğu siteye gelmesi için sms attım cep telefonuna,zaten oradaymış beni bekliyormuş,ben tam onu eve çağıracağım an  'ben o kızı seviyorum' cümlesi ile karşılaştım, ne demek bu dedim, anlattı.Ben onun için çok değerliymişim,çok özelmişim,benim hakkımı ödeyemezmiş ama bu kıza aşıkmış.Benden 3-4 yaş küçük bir kıza aşıkmış ve İzmir'e her gelişi aslında benim değil onun içinmiş, kızı ailesinden istemeyi düşünüyormuş.Yani beni de sevgilisiyle her görüşmesinde becermek için kullanmış,yani el süremediği sevgilisini bile düşünmüş olabilir benim içime girerken.Piç Erhan,onun bunun evladı Erhan,geber Erhan.

İnternet kafede olduğum için mi bilemiyorum ama gözlerimde yaşlarla dondum kaldım ben,hareket edemedim,bir şey yazamadım,dakikalarca dondum kaldım.Fazla sayıda fedakarlık yapmamış mıydım ben bu adama,onunla yatıyor,kalkıyor,onu seviyordum.Yanımdayken çamaşırlarını yıkıyor,ona iyi hediyeler alıyordum,tüm vaktimi ona harcıyordum.Allah kahretsin bir keresinde onunla mesajlaşabilmek için konturum bittiğinde televizyonumu satmıştım ben...piç ben.

Kendime geldikten bir kaç gün sonra kızı görmeye gideceğimi söyledim ona ve gidebileceğimi öğrendim.Beyefendi izin verdiğine göre gidip şu kızı görmeliydim, bunu ne amaçla yaptığımı bilmesem de kızın iş yerinin adresini aldım.

Bir giyim mağazasında tezgahtarmış kız, beni bu kız için kandırdı,beni bu ten rengi ince çorap üzerine sandalet giyen küçük aptal için kandırdı,hem kandırdı hem becerdi,hayatımın amına koydu Allah'ın belası Erhan.

Kız benden haberdarmış, ben öğrenip gitmek isteyince mecburen anlatmış.Tabi bende daha alımlı,daha şık daha kurnaz daha hoş olduğumu düşünmenin havası, onda sen kullanılıyorsun ama benimle gerçek aşk yaşıyor bakışları ...

Bir süre haber almadım Erhan'dan, daha sonra ortak arkadaşlarımızdan öğrendim ki kızı istetmiş ,söz takmışlar ve daha sonra Erhan'dan bana mektup geldi, tekrar ameliyat olması için Almanya'ya gitmiş ama kıza telefonla bir türlü ulaşamadığı için merak etmiş ve vefakar dost olarak beni gördüğü için benim gidip haber ulaştırmamı istiyormuş.Ulan insan vefakar dostunu kandırır mı, haydi kandırdı diyelim siker mi.İçime boşalırken, inlerken vefakar dost değildim ama.

Her zamanki salaklığımla gittim kızın yanına bir yandan da bak Erhan seninle sözlü ama bana değer veriyor, arkadaşça da olsa benimle hep görüşüyor havasına girmeyi de unutmadım.Kız ben onu bekleyemem,sözü attım ben dediği an mutluluğu tattım diyebilirim.Erhan bana kalacak diye mi? Asla, zaten bu saatten sonra onunla aşk,meşk işi asla olamazdı, ama yarı yolda bırakılmanın tadını  Erhan'da almalıydı ve Suzan Avcı kahkahamı takside atmaya başladım.

Bu haberi Erhan'a verdiğimde şüphelenmedim değil, ya bana inanmıyorsa,ya ona yalan söylediğimi,aralarını bozmaya çalıştığımı düşünürse diye.Ama Erhan telefonda bana çok teşekkür etti ve döndüğünde görüşeceğimizi söyledi,vedalaştık.

Aylar sonra Erhan çıkıp geldiğinde zaten ben onu duygusal anlamda çoktan unutmuştum,deli gibi sevdiğim,seviştiğim adamla sanki hiç öyle şeyler yaşamamışız gibi oluvermiştik.Ara sıra bende kalıyor,erkek arkadaşlarımla tanışıyor hatta yeni kız arkadaşını getiriyordu.Bu ilişki bir kaç yıl bu şekilde devam etti, evime getirdiği kızlardan biriyle evlenene kadar.Piç Erhan koyayım da yaylan

11 Kasım 2011 Cuma

severken ölmek

Erhan aylarca görmeden aşık olduğum üç günde ise deli gibi sevdiğim adam, nereli,kim,neci bilmediğim ama aşka dair umudumun olmasını sağlayan adam..Arkadaşlarını bile onun sevdikleri diye sonsuz sevgi beslediğim adam,yokluğunda resimleriyle konuştuğum,yastığıma sinen kokusu yüzünden yastık kılıfını yıkamadığım adam

Aylarca görüştük Erhan'la ,bebeğimizin kürtajında,bazen İstanbul'un yağmurlu caddelerinde bazen İzmir'in güneşli günlerinde,yatakta,kahvaltıda hep birlikteydik.Ameliyat olduğunda ziyaretindeydim, köyüne ziyarete gittiğinde onu bekleyen bir yürektim,internet ve telefonun yetmediği anlarda yanında,yanında olmadığım zamanlar bir zarfın içindeki satırdım.İzmir'di,İstanbul'du derken aylar onunla ama onsuz geçti.Ayrıyken birlikte gibiydik , birlikteyken daha beterdik.

Onun mektuplarını defalarca okuyordum,hayalini kuruyor çıldırıyordum,onu çok seviyordum.

Bir gün onun telefonunda başka bir aşkım yazısını görene kadar bana göre dünya güzeldi,aşk vardı ve güzeldi.Kimdi, neydi falan derken yok öyle birşey, bir arkadaşımdı falan derken daha fazla tartışmadık, ona inanmak istiyordum ve inanmıştım da.Benim için taa İstanbul'lara gelen, her gün arayan,yazan, benim için deliren sevgilimi nasıl da suçlardım,manyak ben,salak ben.


10 Kasım 2011 Perşembe

Aşk mıydı

Ben birine aşık oldum bir kere daha , hiç görmeden tanımadan aşık oldum, aylarca sadece internet ve telefonla görüşerek aşık oldum,yüzünü dahi görmeden sevdim, herkes öğrendi,herkes saygı duydu en çok ben duydum,çok sevdim,çok.

Teyzem  beni yanına, İzmir'e çağırınca değişiklik olsun diye gittiğimde aklımda hep o vardı,İzmir'deydi çünkü, sürekli İstanbul'a yanıma gelmek istemesine rağmen ben cesaret edememiştim ama bu kez ben ona gidecektim.İzmir'e varmadan haberi oldu zaten gideceğimden,buluşma saati ve yeri kararlaştırıldı, o yol bana nasıl uzun geldi siz düşünün artık.

İzmir'e iner inmez bavullarımı teyzemin evine taşıdığım zaman beni başka bir süpriz bekliyordu, teyzem komşusu ile birlikte Çanakkale gezisine gidecekti ve 3 gün yoktu.Daha önceden kayıt olduğu için iptal de etmedi, etse de ben izin verir miydim sanıyorsunuz zaten.3 Gün ha, 3 gün Erhan demekti,3 gün Erhan.....

İzmir'in güzel yerlerinden birinde sözleştiğimiz yere gitmeden önce kuaförün yolunu tuttum, eh tabi yoldan gelmiş, bavulları eve yerleştirip,teyzesini yolcu etmiş birinden nasıl bir hal beklenir ki.Göz altları mor, saçlar darmadağın,surat bembeyaz,üst baş çorba gibi.Neyse üzerimi değiştirip kuaförde saçıma fön çektirip,hafif makyaj yaptırınca adama döndüm, içim kıpır kıpır çok heyecanlıyım.Bu buluşma diğerleri gibi değil ki,bu buluşmadan çok şey bekliyorum.

Zaten daha önce beni hiç görmediği halde kırk yıllık dostum gibi yaklaşıverdi masama, naber lan diyerek.Ayakları getirmiş bana onu, kendiliğinden tanımış beni,oyda ne kıyafetimi ne masamı tarif etmemiştim hemen buldu beni.Kahvaltı ederken hiç te yeni tanışıyor gibi değildik, laf aramızda gerçekten çok beğenmiştim onu.

Erhan'la o gün teyzemin evinde akşama kadar müzik kanalı izledik,yemek yedik ama Faruk gibi çok eğlenceli değildi ama zaten ben onda eğlence değil aşkı arıyordum.Ara sıra gözlerini bana daldırıyor,uzun uzun bakıyordu hatta akşam olunca ben buradan çıkıp gitmek istiyorum, sana aşık olmak istemiyorum türü bir cümle kurduğunda ben hiç farklı düşünmüyordum ki.

Gece olunca Erhan'la sevişmeye başladık ama cinsel anlamda birleşme yapmadık,yapamadık ben hemen olsun istemediğimden yapmadık.Ama bu nazım 3 gün sürdü, eh adam üç gün aynı evde hiç çıkmadan durmuş, ben taaa İstanbul'lardan gelmişim seks yapmadan olur mu? Karı koca gibi seviştik onunla,birlikte banyo yaptık,ben onun çamaşırlarını yıkadım,o kahvaltı için börek almaya gitti,ben onun kıyafetlerini ütüledim, o sofrayı topladı..seviştik...bu bir ilişkiydi ve ben İstanbul'a dönerken o da yol boyunca bana eşlik etti, onca saat otobüste yanımda geldi ve otogardan tekrar İzmir'e döndü.Bu aşktı...aşk mıydı...

Dev

Ufak tefek insanlar için kendi küçük ama yüreği kocaman derler ya, ben hem kendi hem yüreği dev bir adam tanıdım, tanıdım ama aşık olmadım, seviştim, onun kollarında uyudum ama aşık olmadım, onunla hep vakit geçirmek istedim ama aşık olmadım.

İnternette kendini bana 2 metre boyunda 100 küsür kilodayım diye tanıttığında Özgür gibi onu da çıtır beklemedim desen yalan olur,bir şirkette çalışmakla beraber aynı zamanda basketbolcuymuş ve çok uzun boylu olduğu için o kilo şişman bir görünüş katmıyormuş ona vs vs.

Onun nasıl güzel bir dev olduğunu ilk bana yemeğe geldiği akşam mutfaktaki plastik sandalyeye oturur oturmaz sandalyenin kırılmasından anladım, girdiğimiz gülme krizi ise onun sempatikliğinin ve alçakgönüllüğünün devliğiydi.O tam bir dev sevgiydi, dev sempati, dev hoşluktu.Adı Faruk'tu.

Çok enfes muhabetler ettik onunla da Ricky'den sonra ilk kez samimi sohbet ediyordum bir erkekle başbaşayken, eski sevgililerden,komik anılardan,ailelerimizden konuştuk,kıkırdadık sabaha kadar, tabi o çeyrek ebatlarındaki beni altına alarak sevişmeden duramadı, ben hiç duramadım.Evet seviştik hatta çırılçıplak soyunarak seviştik ama cinsel birleşme olmadı, ne kadar istediysem de kondomu olmadığı için yapmadı,çok istiyorum ama yapamam dedi.Ama üzülmedim o zaman bile güldük,eğlendik, uyuduk,uyandık,yemek yedik,tekrar uyuduk,seviştik,gülüştük,fingirdedik.

Farukla uzun süren bir ilişkimiz oldu, sevgili değildik ayda,iki ayda bir eline köfte,kokoreç falan alır gece yarısı gelirdi, yine fingirderdik ama en çok muhabbet eder eğlenirdik.Ama sık sık arar,internet üzerinden de sürekli halimi hatırımı sorardı, birbirimize çok değer veriyorduk.Hatta bir keresinde kondomsuz da olsa bu kez o yalvardı içime girmek için bu kez ben izin vermedim, neden bilmiyorum ama Faruk gerçekten çok dev bir adamdı, her yönüyle.Güzel Faruk.

Taşı toprağın altın


20 yaşından sonra hayatıma giren internet bir nebze daha hareketlendirmişti, gerçi o zaman şimdiki gibi Cameralar,görüntülü sohbetler,usb bağlantıları olmadığı için netten tanışacağın birini kolay kolay görme şansın yoktu, o yüzden dediği gibi biri olsun diye dua etmekten başka çare yoktu.

Artık Bodrum'a tamamen veda etmiş İstanbul'a gelmiştim.Aşık olup olacağım adamlar,bir gece olsun seviştiğim ama asla haz almadığım salaklar,Sibel denen arkadaşımın sayesinde arabada para karşılığı seviştiğim günler,biriyle tanışıp ortadan kaybolan,öldü mü kaldı mı belli olmayan Ebru,tekne turu için yanına çalışmaya girdiğim ve ilk günden amıma parmağını sokmaya çalıştığı için 1000 Mark'ını çalıp ayakkabı ve giysiye yatırdığım Selim,benimle bir yere geldiğinde bana ilgi duyan herkese ilgi duyan ibne arkadaşım İlkay,bir süre içimde hoş fırtınalar koparan Ricky,kocasını umarsızca boynuzlayan Serpil ve Aysun hepsi Bodrum'da kalmıştı ve ben artık İstanbul'dum,İstanbul bendi.

Bir arkadaşımla ortak tuttuğumuz evde yaşamaya başladık, arkadaşım benden uzun boylu ve çok güzeldi ama ben de yabana atılır gibi olmadığım için onu kıskanmıyordum haliyle (yalan her zaman uzun bacaklı kızları kıskanırım ben bir kere) İstanbul'da oldukça çevresi olan bu arkadaşım (Nalan) beni ilk önce zengin 40 lı yaşlarda biriyle tanıştırdı ve ben salak gibi  evli ve benden 20 yaş büyük adama aşık oluverdim,oysa adamın niyeti iki çıtırla dolaşıp,para yedirip birisini sikmek, ama ben bunu anlamam, aşık olduysam anlamam,ille boyumun ölçüsünü almam lazım.

1 ay dolaştık,gezdik adamla ben aşık olduğum için sevişmedim,o sevişmediğim için kızdı,uzaklaştı bir gün fırsatını buldu, boş bir anımda domalttı beni ben mırın kırın edince 'bu yaştan sonra sikişmeyi senden mi öğreneceğim' diye yapmadı, bari şunu indir diye ağzına sokup, ağzıma boşaldı ve bana bir daha asla yüzüne bakamayacağım şekilde utanmak düştü haa bir de çantama koyulan bir tomar para.

Çok çabuk aşık olabilitesi olan bir kaltak olduğum için bir süre internetten birileriyle vakit geçireyim , böylece aşık ta olmam,kafam dağılsın şekli çabalayışım beş kişiden ikisine deli gibi aşık olmamla sonuçlandı.Biri Ankara'dan benim için gelen ve Ricky gibi içten sohbetle sabaha kadar bir kasa bira ve iki paket sigara bitirdiğimiz, sonrasında çekyat üzerinde öpüştüğümüz Mehmet'ti.Gittikten sonra bana mesaj ile sevişmediğim için beni taktir ettiğini yazmıştı,oysa ben adet günümde olduğum için sevişmemiştim ve onu aklımdan aylarca çıkaramayacaktım.

İkincisi netten tanışıp iyi arkadaş oludğum 120 kiloluk Özgür'dü, onunla epeydir okey oynuyor ve atışıyorduk, bir ara makarnasına oynadığım oyunu kaybedinde bana gelmesi şart olmuştu.

Evi toplayıp makarnamı ve diğer yemekleri yaptıktan sonra saçlarımı topuz yaparak, makyajımı tamamladım.Gelen sevgilim olacak biri olmadığı için fazla özenmedim ama az sonra buna çok pişman olacaktım.Evet pişman olacaktım çünkü 120 kiloluk dev olarak beklediğim insan evladı yemyeşil gözleriyle ve kaslarıyla karşımda dikiliyordu ve olsa olsa 70 kilo ya var ya yoktu.

Makarna sonrası sabaha kadar tuttuğu yerde üzerine çıkan Özgür'le birlikte olmadıysam da çok haz aldım ve  bunun farkına vardığı için bu işi oyuna dönüştürdü.Tezgahın üzerinde,yatakta,yerde heryerde yiyiştik ama seks yapmadık ama ben bu adama da aşık gibiydim.

Ertesi gün nette karşılaştığımda oldukça havaya giren Özgür'le biraz tartıştıktan ve birbirimize ağır hakaretler ettikten sonra gece yarısı yağmura  aldırmadan kapıma geldiğinde kapının arkasında seviştik ,sonrasında bir daha görüşmesek te ben aylarca gözlerinin etkisinden kurtulamadım.Salak ben, gerzek ben , ah ben ah

Geldiği gibi gider (aşk)

Orada burada gece nasıl olur da adam gibi bir yerlerde kalırım, gündüz işime gelirim diye düşünerek ve koşturarak geçirdiğim günlerde maaş aldığım bir gün İrlanda ismi taşıyan bir bara gittim, amacım bir şey içip bir gece olsun pansiyonda uyumaktı.Bu barın barmeni ve garsonu oldukça cana yakın ve sempatik olmakla beraber barmeni ciddi anlamda tatlıydı ve yabancı bir kız arkadaşı vardı.

Sohbet derinleştikçe çıkışta bir pansiyona gideceğimi söylediğim için barmenden onların kaldığı yerde kalmam için teklif aldım, otel olmasına rağmen pansiyon fiyatına olduğu için fiyatı uygundu zaten barmen (adı Ricky'di daha doğrusu herkes ona öyle diyordu ) sadece kız ile yatacağı zaman oraya gidiyordu, yani orada daimi odası yoktu, kız arkadaşının yanına gidiyordu, normal zamanlarda iş yerinin üstündeki evde kalıyordu.

Birlikte çıkmak üzere sözleşmişken oradaki külot giymeden bara çıkıp dans eden kız yüzünden sevgilisi ile kavga eden Ricky sevgilisi gidince öylece kalakaldı ve bana ne olursa olsun otele beni götüreceğini kendinin de orada kalacağını hatta kızla barışacağını söyleyerek içime su serpti.Çünkü ben o saate kadar hiç bir yere gitmemiş,boşa beklemiş olacaktım.

Biraz yürüdükten sonra otele geldiğimizde kızın az önce gelip eşyalarını alarak otelden ayrıldığını öğrendik.Ricky olanlara şaşırmışsa da hemen iki oda istedi, vakit geç olduğu için kaldığı yere yürümeye üşendi anladığım kadarıyla.

Hayatımda yaşadığım ender film vari olaylardan biri gerçekleşti dersem şimdi bana bir romandan alıntı yaptığımı söyleyeceksiniz belki de ama tüm yazdıklarım yalansız,dolansızdır.

Resepsiyon görevlisi sadece bir oda olduğunu söylediğinde eski kız arkadaşının odasının boş olduğunu hatırlattı Ricky hemen ama adam oranın az evvel tutulduğunu söyledi.Yukarı çıkarken aklımda hemen uyumak olduğu için başka bir şey düşünemiyordum, herkes yatağında yatsın, uyusun yeter ki ben bir duş alıp rahatça yatayım.

Tabi kapı açılınca otelin tek boş odasının tek yataklı olduğunu söylememe gerek yoktur, evet odada çift kişilik tek yatak vardı ve kaderi bilmem ama resepsiyon görevlisi ağlarını örüyordu.

Birbirimize salak salak baktıktan sonra gülmeye başladık Ricky ile ben kıyafetimde o ise tişört ve boxeriyle yatağa girdik ve saatlerce süren çocukluğumuzdaki yaramazlıklardan, yabancı ülke tarihine kadar oldukça art niyetsiz,komik ve içten bir sohbete daldık,o bana kokteyl tarifleri verdi ben ona İstanbul'u anlattım sabahın ilk ışıklarına kadar güldük,kahkalarla güldük,oynaşmadık.

Aniden bir kaç saniye süren sessizliğin ne anlama geldiğini biliyordum bu öpüşme demekti ama bu gece bu kızı sikeyim öpüşü değil, bu çocuğu otele atıp, ona vereyim öpüşü değil oldukça içten, aniden gelen bir öpüşmeydi bu içime nasıl girdiğini ve uzun zamandır yaşamadığım boşalmayı nasıl yaşadığımı hatırlamıyorum bile.Hatırladığım tek şey, çığlık çığlığa titreyerek boşalırken kulağıma işte Orgazm'ın tarifi bu dediğiydi.(tarif ettiği kokteyller arasında Orgazm da vardı)

Sabah otelden birlikte çıktık ve çorba içtik, caddenin başında ayrılırken benim aklımdaki tek düşünce onunla daha çok zaman geçirmeyi istediğimdi.

Ama olmadı bir gece daha birlikte olduktan sonra gitmedim bir daha yanına, başına ekşidiğimi düşünmesin diye gitmedim ,belki gitsem bir ilişki bile yaşayacaktık.Sonrasında iki kere görüp selamlaştığımda ise cool olmak için hayatımda birileri var havası verdim salak gibi.Oysa kalbim yerinden çıkacaktı.Orospu çocuğu ben,mal ben,salak ben,salak aşk,piç aşk


Uyumak için verilir

Çocuğumuz yaşamadı bizim Zeki ile 2 yıl inişli çıkışlı bir beraberlik yaşadık.İş bulduğunda birileriyle yatar, işi olmadığında benimle orada burada sürünür şekilde iki sene, sonrasında ayrıldık, bir süre tehdit edip peşime dolansa da ayrıldık, şiddet uygulasa da ayrıldık, her şeye rağmen ayrıldık piç ile.

Sarkan memelerimden,ara sıra karşıma çıkabilecek o sefil günlerden kalma bir tanıdık görme korkumdan,sinirli halimden ve o dönem yaşadığım tek gecelik ilişkilerden o sorumluydu.Onunla ayrıldıktan sonra ilk işim tek başıma bir bara gitmek ve boş olan barda  Alman kılıklı, itici ve kırmızı sikli barmenle soğuk bir sohbet edip  hiç bir şekilde beni etkilemediği halde yukarı çıkıp sevişmek oldu.İki saniyede boşalması da cabasıydı, sonra ise hiç bir şey olmamış gibi giyinip çıkmıştım.

Yatacak yerim yoktu belki ama hiç olmazsa Zeki olmadığı için daha kolay yatacak yer bulabilirdim, alengirli şeylere gerek yoktu, beğendiğim adamla sevişir uyurdum.Ama öyle olmuyordu tabi, o yıllarda gözüm henüz çok açılmadığı ve salakça gururumdan dolayı biriyle sevişsem bile işimiz bitti, siktir git bakışını görmemezlikten gelemiyor, çok uykum var, ben yatmalıyım diyemiyordum.O yüzden iş yerine şafak vakti geliyor, merdivenlerde oturup uyukluyordum.

Çalıştığım yere yeni gelen Sedat çok esprili ve yakışıklıydı akşam beni kaldığı yere çağırınca onunla iyi arkadaş olacağımızı hissettim ama yanılmışım gece seviştik, gerçi bu sefer onun yanında uyudum ama işe geç kaldık, herkes yattığımızı anladı, hatta o günden sonra benle muhatap bile olmayarak kendine sevgili bile buldu hayvan.Buradan da aynı iş yerinden biri ile kaçamak yapma sonucunu çıkarmıştım piç Sedat.

Bu arada arkadaşlık ettiğim Ebru'nun seks yapmadık gecesi yoktu, nakliyecilerden tut tezgahtarlara,yaşlı adamlardan liseli gençlere kadar her gece birinin hatta birilerinin koynundaydı.İstemediği adamlarla neden yatıyor anlamıyordum,para karşılığı yap bari hiç olmaz sa kazancın olur dediğimde kızıyordu acaipti,onla dolaştığım için beni de potansiyel herkese veren biri olarak görüyorlardı ama değildim.

Bazen Ebru'nun takıldığı yerlere onunla gidiyordum o içerde sevişirken,uyurken ben yiyip,içip tv izliyordum günümü geçiriyordum.Şişman ve çirkindi Ebru ama herkes onunla yatmaya yer arardı, o da itiraz etmezdi, resmen amme hizmeti.Adi köpek Ebru


Evim nerede bilmiyorum

Zeki ile bahar başlayana kadar sürdü orada burada asalak gibi dolaşmamız, bana göz koyanlar,ona göz koyanlar,bunu belli etmekten hiç çekinmeyen asker,taksi şoförü,bakkal,bar sahibi gibi insanlar ve bizim barınıp karnımızı doyurabilmemiz için görmemezlikten gelişimiz. Hatta bir keresinde eskiden tanıdığı ve orada garsonluk yapan bir adamın yanında takılmıştık ta 30 kişiye yakın adamla birlikte mangal yakıp gece de 30 adamın içinde uyumak zorunda kalmıştım,Allah'tan her ne hikmetse yan gözle bakmamışlardı.

Sahilde yürürken arka arkaya bir kaç banknot bulana kadar da devam etti bu maceramız, şimdinin parasıyla 100 tl değerinde 4 adet para bulduğumuzda servete konduğumuzu var sayarak lokantaya koşmuştuk,öyle ya aylardan beri ilk defa kendi paramız olmuştu (başkasının düşürdüğü para bir dakikada hemen bizim oldu sanki) kimbilir kim dört tane kağıt parayı düşürmüştü ,ama biz buna kafa yoracak durumda değildik.Otogar yakınında olduğumuz için otogarda bir lokantaya girip sıcak çorba ve kıymalı pide yedikten sonra birer çayla keyfimize devam etmiştik.

O gün şartlarında elimizdeki parayla ufak bir pansiyonda 1 hafta geçirebilir, yiyip içebilirdik ve sonrasında yine sefalet bizi beklerdi.Zeki'nin aklına daha başka bir fikir geldi ve fikir beni de etkiledi.Hazır elimizde para varken onun dayısına gidecektik, nasılsa anne ve babasına söylemezlerdi, çünkü dayısı ile babası küslerdi, haberleri olmazdı ve bir kaç gün olsun sıcak ev keyfi yapardık ve geçirilmiş bir kaç gün yaza yaklaşmak demekti.Zaten yaz gelince Bodrum'da iş demek, para demekti,bebek te yazın doğacaktı.Hemen ilk otobüsle Ankara'ya yola koyulduk ve uzun zamandan sonra ilk kez sığıntı gibi hissetmeden uyuduk.

Dayısının evine ulaşmak bana şehirler arası yolculuktan daha zor gelmişti, Bodrum'un şubat ayındaki hali olsa olsa Ankara'nın mayıs sonundaki haliydi.Üzerimdeki hırka,ayağımdaki ayakkabı hiç Ankara'ya uygun değildi ve ben donuyordum, lanet gelsin kadere.

Çok tatlı bir yengesi vardı Allah'tan Zeki'nin ve o zor günlerin sonrasında elimize sıcak çay uzatan birini görmek inanılmaz keyif veriyordu, akşam oturup tv izlemeyi bile nasıl özlemiştik.Zeki'nin dayısına çok fazla sefilliğimizi anlatmadık, Bodrum'da sezonun kapalı oldugu için öyle vakit geçirmek için dolaştığımızı falan uydurduk ve dayısı bize parlak bir fikir daha verdi.

Ankara'dan Zeki'nin anne ve babasının köylerine ayrı ayrı gitmek üzere  Sivas otobüsüne bindiğimiz de cebimizde hem daha evvelden kalan hem de dayısının bize zorla verdiği bir miktar paramız vardı, amacımız her akrabasında bir gün kalıp yazı getirmekti.

Yaza kadar olmasa da 15 gün kadar köy yemekleri, patlamış mısırlı,turşulu,karlı,sobalı,kestaneli enfes günler geçirdik.Akrabaları beni hamama bile götürdüler, gerçekten rüya gibiydi.Uzun yastıkların üzerinde sevişiyor,odalarda bulunan soğukluk denilen bölmelerde, odamızdaki sobada kaynattığımız suyla  yıkanıyorduk.Her evde bu bölümlerden vardı, adeta eski model ebeveyn banyosu.

Köy gezimizin sonunda Sivas'ın içinde oturan son bir akraba kalmıştı ona da uğradıktan sonra ver elini Bodrum.

kimsenin kadınıydım

Karnımdaki bebek 3 aylık olduğu zamana kadar onun bunun yanında idare etmiş, yarı aç yarı tok yaşamıştık.Bakımsız,zayıf ve sağlıksız görünüyordum.Bodrum'un başka bir tarafında mavi gözlü amca ile karşılaştık bu kez başka bir tesisin bekçiliğine geçmiş,okullar açıldığı için oğullarını Ankara'ya göndermişti ve yalnızdı.Kendisi teklif etti bize yanımda kalın diye.Hem Zeki'nin ona  koskoca tesislerde yardımı olurdu hem bizim yemek ve kalacak yer sorunumuz yaza kadar kalmamış olurdu.

Geceleri baraka gibi bir yerde yatacak bir odamız vardı, gündüz ise teneke soba yanan camekan bir yerde duruyor,tv izleyip çay içiyorduk.Tabi pansiyon ve lokanta bölümüne girilmiyordu.Çarşı işlerine Zeki bakıyordu ben ise sıcak yer,yemek ve duş bulan her genç kadın gibi kedi gibi mırıl mırıl pinekliyordum.

Mavi gözlü amca ile mümkün olduğunca az sohbet etmeye çalışıyordum,o söylediği cümle hep kulaklarımdaydı,zaten o da benimle fazla konuşmuyordu.

Her gün çarşı işine giden Zeki yokken uyumayı huy edindim ben, hem o herifle aynı yerde oturmuş olmuyordum hem de muhabbet etmeye mecbur kalmıyordum.Baraka soğuk olduğu için battaniyelerin altında yattığım bir gün barakanın kapısı açıldı, uyuyor numarasına devam ettim ben, benden bir iş yapmamı istemesin diye.Bir şeyler sorduysa da cevap vermedim,cevap vermediğim için ağır uykuda olduğumu mu düşündü ne oldu anlamadım ama ayaklarımın oraya dikildiğini hissediyordum ve ne yapacak diye merak ediyordum.

Ne tepki vereceğimi de bilemiyordum, işin içinde tekrar sokaklara düşmek vardı ve hava sürekli yağmurluydu.Bir süre ayak ucumda dikildikten sonra gitti  ve ben her gün kahvaltı sonrası barakamda uyumaya koşmayı adet edindim.

Bir kaç gün sonra yine yalnızken tekrar barakamın kapısı açıldı ve ben yine ses etmedim, muhtemelen yine bir iş buyurmaya gelmişti ve ben uyanmayınca gidecekti, kalkıp sobayla falan uğraşacak halde değildim zaten.40-50 saniye kadar dikildikten sonra battaniyemin ayak ucumdan tarafının sıyrıldığını hissettim, sonrasında da uzun yün elbisemin altına el uzandığını.

O an karar verdim uyuyor numarası yapacaktım ne bok yiyorsa yesin pezevenk,bilmiyormuş gibi yapacaktım ve bahar gelene kadar sokakta kalmayacaktım.temkinli ve yavaş hareketlerde külotumu yana sıyıran adam aniden beni yalamaya başladı, nutkum tutulmuş öylece kalakalmıştım. Bir süre sonra her şeyi yerli yerine koyarak çıktı gitti.Bense akşama doğru Zeki gelince kalkıp yemek hazırladım.

Bu hadise her gün devam etmeye başladı, amın tadını alan ihtiyar her gün Zeki'yi çarşıya, şarap alma veya altılı kuponu yatırma gibi bahanelerle göndermeye başlamış, hemen barakada uyuyan güzelin yanına almaya gelmişti.İlk bir kaç gün dişimi sıkarak katlandığım bu durum bir süre sonra değişik bir hal almaya başladı.Bunu bir oyun haline getirmiştim o gelmeden önce bacak aramı ıslak mendil veya sabunlu bezle mis gibi kokutuyor öyle yatıyordum.O battaniyemi sıyırır sıyırmaz hiç hareket etmiyor ancak yalamaya başlayınca iyice bacaklarımı ayırıyor kafasını amcığıma gömüyordum.Kıvranarak boşalıyordum ancak bunu uykumda yaşıyor havasındaydım, o yiyor muydu bilemiyorum.Zeki ise akşamları onunla sevişmeyeşimi hamileliğime bağlıyor, sabahları aktif ve canlı, fantastik cinsel hayatımı bilmiyordu.

Amca her gün hiç saptırmadan gelip bana enfes hazlar yaşatıyordu ama gel gör ki onunla bir kelime konuşmak içimden gelmiyordu.Bir süre böyle devam ettik ,sanırım gidip benden sonra mastürbasyon yapıyordu, ama beni ilgilendirmiyordu.Ancak o da kendisini kullanılıyor gibi hissetmiş olacak ki, bir gün  uyku halinde adamın kafasını amıma gömerek deli gibi boşaldıktan sonra donumu giydirmedi, ses te çıkaramıyorum , ne yapacak merak ettim.Yeni boşalmış her kadın gibi ben de adamın daha fazla ilişmesini istemiyorum.Kısa süre sonra kondom takmış bir halde içime girdi ve bir dakika gibi bir zamanda boşaldı piç.

O günden sonra beni boşalttıktan sonra içime kondomla girer olmuştu ama bir gün canıma tak etti, yalarken ses çıkarmadım, iyice kafasını her noktama sürttüm, dilini içime soktum ağzına boşaldım, spnra tam içime girerken yeni uyanmış numarası yaptım.'Ne yapıyorsun lan sen' diye bağırmaya başladım.Sus kızım bir şey yaptığım yok falan dedi, bir eliyle de kondom takılmış buruşuk sikini donuna sokmaya çalışarak.Ben bağırmaya devam ettiğimde bana 'belki uykunda bir şeyler hoşuna gitmiştir' falan bir şeyler geveledi geri zekalı.Sonrasında zaten bir daha barakamın yanından geçmedi,doğrusu ben de pişman oldum, hiç duygu beslemediğin birine kendini yalatmak, ağzının içine boşalmak çok güzeldi.

Zeki,çevik ama çalışkan değil

Mavi gözlü amcanın yanında iki gün kaldıktan sonra bir amaçsızca onun bunun yanında yarı aç yarı tok kaldık.Akşam üstü olunca nerede kalacağız diye telaşlanır,sokak köpekleri gibi birilerine yamanırdık.Artık herkes durumumuzu bildiği için yaz selamlaşmayı kısa keserler ya da acıyıp o gece misafir ederlerdi. Bu acıyarak bir kaç gün misafir edenler de zaten bir süre sonra misafirlik buraya kadar bakışlarıyla adeta içimizi yerlerdi.Bu şekilde bir süre geçti ve kış ortasına geldik, gittiğimiz yerler ya çocuğu aldırın ,ailenize gidin türü akıllar veriyor ya da bana göz koyuyorlardı.Zeki yani benim erkeğim o kadar geniş bir ibneydi ki hamile olmasam belki beni peşkeş bile çekerdi.

Girit'li bir adamla tanışmıştık o ara, birer kişilik odalarda ilginç bir evde yaşıyordu.Kendisi eşiyle bir odada, kızkardeşleri ,annesi ayrı odalarda yaşıyordu ancak herkesin mutfagı ayrıydı yani bir çeşit pansiyondu.Adı Sami olan bu adam haftada bir falan bizi evine davet eder evinde yatırırdı ama eşinin suratından düşen parçalar kalbime ok gibi saplandığı için hiç rahat edemezdim.Sami köylü ve zengin bir adamla tanıştırdı bizi,adam bize yardım edecekti.Bu köylü ve zengin adam ilk görüşten sonra Sami'ye benden hoşlandığını söylemiş hatta çocuğu aldırırsam beni metres olarak rahatça yaşatacağını söylemiş, tabi ben bunu öğrendiğimde Zeki de öğrenmişti.

Hiç tepki vermedi Zeki ,Sami de bu zaafı kullanmamızı söylediğinde de kabul etti gavat.Sami ona çok yaklaşma ama çok uzak ta durma hep umudu olsun, biraz yardım etsin size diye akıl verince havada karada kabul ettik.Bir hafta boyunca bir kaç katlı bir bara gittik,burası öyle kalabalık bir yer değildi,zaten kış olduğu için her kattaki odalara bir iki kişi geliyordu yani her müşteri grubunun şömineli özel odası var gibiydi, yer sofralı,minderli olduğu için de çok rahattı.

Adam akşamları Mercedesi ile geliyor beni,Zeki ve Sami'ui alıyor önce yemeğe sonra bu bara getiriyordu,karnımız doyduğu için memnunduk,geceleri ise Samilerde kalıyorduk.Zeki yemekten sonra barda sürekli viski içiyordu eh bedava bulmuş tabi içecek.

Bir kaç gün gidip geldikten sonra baktım Sami bardayken bir bahane bulup Zeki'yi kısa süre bir yerlere götürmeye başladı,zaten  viskiden kör kütük olan Zeki artık beni barda o köylü adamla yalnız bırakıp gitmeye başlamıştı.Adam kibardı, öyle saldırgan değildi hatta mavi gözlü amca gibi pis,kokulu falan hiç değildi.Yine bir gün Sami ve Zeki gittiği zaman garsona' kapıyı kapat ve çık' dedi ve yanıma yaklaştı, ben bir umut pencereden Zeki her an gelir diye bakarken arkama sarıldı ama nazikti, ses çıkarmadım ben tepkilerime bakarak pantolonumu ve külotumu sıyırdı, ben hala camdan dışarıyı izler pozisyondaydım.Kendi pantolonunu indirmeden fermuardan aletini çıkardı ve içime girmeye çalıştı, hiç ses çıkarmadım beni becerirken,nasılsa hamileydim hamile bırakma olasılığı da yoktu.Beni siktikten sonra toparlandı bende çektim çamaşırlarımı zaten kısa bir süre sonra da bizimkiler geldi.Zeki ayakta duramayacak kadar sarhoştu.

Ertesi gün hemen bir odalı bir ev tutup iki aylık parasını verdi o adam, bir kaç gün daha bara gittik ama bana bir daha yanaşmadı.Zaten sonrasında biz ev sahibine gidip adamın verdiği çeki geri alıp bozdurduk ve o taraftan uzaklaştık.

Mavi gözlü dev (rilsin boyun posun)

Henüz bir aylık hamileydim ilk görüşte aşık olduğum, kendini polis olarak tanıtan ancak günler sonra aslında Bodrum'a tatile gelmiş bir polis olmadığını anlamıştım.Altındaki motor kiralıkmış,üstelik üzerindeki kıyafetlerden başka sadece iki parça üstü başı vardı ve beni tanıdığından beri sağa sola saçtığı paraları çalıştığı iş yerinin kasasından da alarak kaçmıştı.

Hem meslek sahibi, bana deli gibi aşık hem çok yakışıklı,cömert hatta babası iktidar partisinde üst düzey bir yönetici olan biri ;benim gibi 2 ay önce evden kaçmış,parası bitmiş henüz 17 yaşında olan ve o ufacık tatil beldesinde 5-6 kişi ile yatmış ,adı çıkmış bir kız için nimetti,üstelik uğruna kaçıp geldiğim ama benden haberi dahi olmayan  ve geldiğimde bulamadığım o çocuğa çok benziyordu.Evet bir kuyumcuya aşık olmuştum ben ailecek tatile geldiğimizde ve İstanbul'a döner dönmez tekrar kaçmıştım Bodrum'a, o minicik aklımla onunla tanışır,aşk yaşar belki de evlenirim umuduyla annemin altınlarını,paralarını da alıp gelmiştim.Geldiğimde ise O'nu görememiş, bir şeyler bahane edip kuyumcu mağazasına girip sorduğumda ise patronun gece çıkma teklifiyle karşılaşmıştım.Onun hakkında bilgi alabilmek umuduyla buluşmuş ancak içtiğim Malibu'nun kafasıyla bekaretimi patronuna vermiştim, hem de duygusuz,hissiz bir biçimde.Kime niyet,kime kısmet işte.

Neyse konumuza dönelim karnımdaki bebeğin babası yani benim yalancı ve parasız sevgilim Zeki  ile paramız bitince herkes tarafından yavaş yavaş mimlenir olmuştuk.Kendi memleketinden olduğunu bildiği yaşlı bir amcanın kapısını çalmaya karar verdik, iki küçük oğluyla yaşayan bu amca oturduğu evin bekçiliğini yapıyormuş ve bizi çok iyi karşıladı.Bir kaç gün burada kalacak hiç olmazsa Zeki belki bir çaresini bulacaktı, paramız biteli 1 hafta olduğu için bir haftadır,bir tanıdığın çadırında falan kalmış,iyice kirlenmiştik ve tabiki fırsat buldukça seviştiğimiz için cenabet cenabet dolaşıyorduk.

Karnımızı hunharca doyurduktan sonra Zeki ile amcanın oğulları bir bekçilik işi sormak için çıktılar.Amcanın gözleri masmaviydi ama bildiğimiz köpek öldüren şarap içen amcalardandı işte.Bodrum'a artık yavaş yavaş kış geldiği için bir kaç gündür yazlık kıyafetlerle iyice üşümüştüm ve sıcak evi bulunca,bir de duş alıp karnımı doyurunca iyice mayışmıştım.Bir ihtiyacın var mı diye yanıma gelen mavi gözlü amca birden kendisini anlatmaya çalıştı ve manasızca şu cümleyi kurdu.'Ben sikmem,sikmem ben insanı sadece yalamayı severim, yalamayı'